Rize’de İki Günümüzü Nasıl Geçirdik

22 Aralık 2018

Nayino Dağ Evi’nde son kahvaltımızı ettikten sonra hemen Rize’ye doğru yola çıktık. Sahil şeridinden doğuya doğru dümdüz devam ettiğinizde Rize’ye varıyorsunuz. Trabzon’da olduğu gibi Rize’de de şehir merkezinde bir işimiz olmadığını bildiğimizden direksiyonumuzu içeriye doğru Çamlıhemşin istikametine çevirdik. Fırtına Dere’sini takip ederek Çamlıhemşin merkezine gelmemiz çok kolay oldu.

Rize’de kalmak için daha önce bir kaç kişiden iyi yorumlar duyduğumuz Puli Mini Otel’i seçmiştik. İlk işimiz Çamlıhemşin merkezinde, Fırtına Deresi’nin yanı başındaki otele giriş yapmak oldu. Biz soğuk bir mevsimde gittiğimiz için terasından çok faydalanamadık ama sıcak havalarda çok keyifli olduğundan eminim. Odaların tarzını ve dekorunu çok beğendik ama boyutlar oldukça küçük. Özellikle tuvaletler çok küçük ve odayla arasında sadece ahşap sürgülü bir kapı var. Tek başına kalmak için çok uygun ama Mark gibi uzun boylu bir insan için biraz zorlu oldu. Aklınızda olsun.  Onun dışında sabah kahvaltısı ve isteğiniz üzerine hazırladıkları akşam yemekleri inanılmaz lezzetli ve özenli. Alkol de satıyorlar.

Pokut Yaylası

Yaylalara çıkmak ve inmek yolların bozukluğu ve virajlı olması sebebiyle epey vakit alıyor. Mevsimine göre havanın kararmasını da göz önüne alınca, aynı gün iki yaylaya birden çıkmak mümkün olmayabilir.  Tabi, yukarı çıkıp onbeş dakika vakit geçirip tekrar yola koyulursunuz ayrı. Biz yaylanın keyfini de çıkarmak istediğimiz için bir tercih yapmak zorunda kaldık ve Pokut’u seçtik. Bu arada yeri gelmişken söyleyeyim, biz Ekim ayında gitmemize rağmen yayla yolunda az da olsa trafik  vardı, yaz aylarında ise ciddi kuyruklar oluyormuş.

Pokut’a yaklaşık elli dakikada çıktık. Daha önce bir sürü fotoğrafını gördüğümüz yaylayı kendi gözlerimizle görmek bambaşkaydı. Şansımıza tepemizde de parıl parıl bir güneş vardı. Çok kalabalık olsaydı aynı zevki mi alır mıydık emin değilim. Yaylanın en güzel yerlerinden biri konaklama hizmeti de veren Platoda Mola. Oraya da rezervasyon yapmaya çalışmıştım ama sezonun son haftasonlarından biri olduğu için odalar çoktan dolmuştu. Her defasında Pokut’a inip çıkmak zor olacağından, ideali ana üs olarak Puli Mini gibi bir otelde kalıp, yaylaya çıktığınız gün Platoda Mola’da kalıp, sabah yaylanın temiz havasını içinize çekip, tekrar merkeze inmek olabilir. Platoda Mola’da laz böreği yemeğinizi de ayrıca tavsiye ederim.

Bu arada Pokut’a doğru Çat yolu üzerinde giderken solda yan yana bir tasarım dükkanı ve bir kahve dükkanı göreceksiniz. Peri Dükkan, İstanbul’daki tasarım dükkanlarını aratmayacak çeşitlilik ve güzellikte. Ben kendime ve arkadaşlarıma ordan epey hediye aldım. Yalnız aklınızda bulunsun, reçel satın alırsanız uçakta kabin içine alamıyorsunuz. Biz maalesef aldığımız reçelleri alanda bırakmak zorunda kaldık. Peri Dükkan’ın hemen yanında Zua Coffee var. Kahveleri kadar çeşit çeşit tatlıları da çok güzel. Yaylaya inip çıkarken, soluklanmak, biraz keyif yapmak için çok keyifli bir yer.

Bulut Şelalesi

Çamlıhemşin’in doğası da Trabzon kadar etkileyici. Türkiye’nin en yüksek şelalesi olan Bulut Şelalesi’ni de görmenizi tavsiye ederim. Tar Deresi Milli Parkı’ndan yaklaşık iki km uzunluğunda bir yürüyüş sonrası şelaleye varacaksınız.

Daha göremediğimiz pek çok yer ve aklımız geride kalarak üçüncü günün sabahında arabayla tekrar Trabzon’a gidip, oradan da uçakla İstanbul’a döndük.

Zil Kale

Rize Kemerli Köprü

Pokut