Geçtiğimiz cumartesi Meepple (https://www.meepple.com/tr/index.php) ile birlikte “Balat’ı biliyoruz da ya Çarşamba’yı?” buluşmasına katıldım. Etkinliğin isminden de anlayacağınız gibi gezinin esas odak noktası Çarşamba’ydı. Hem Balat’ı daha önce defalarca gezdiğim için hem de İstanbul’un belki de en muhafazakar bölgesi olan Çarşamba’yı bilen birisiyle gezmeyi tercih ettiğim için başlık beni hemen yakaladı. 20 seneyi aşkın zamandır Balat da yaşayan Jeffrey Tucker rehberliğinde yaptığımız yürüyüşten akılda kalanları aşağıda paylaşıyorum.
Yavuz Sultan Selim Cami: 1516-1522 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman tarafından babası Yavuz Sultan Selim anısına yaptırılmış. Cami’nin epey tepede dolayısıyla bahçesinden Haliç’e neredeyse kuşbakışı bakabiliyorsunuz.
Yavuz Sultan Selim Cami’nden yürüyüşümüze devam ederken Çukurbostan Parkı’nın önünden geçtik. Burası Bizansın tek açık hava sarnıcıymış. Osmanlı döneminde sulak olmasından faydalanarak burası bostan haline getirilmiş. Günümüzde ise çocuk parkı, oyun sahaları olarak kullanılıyor.
İsmailağa Cami: İsmailağa Cami’nin de bulunduğu Çarşamba İstanbul’dan kopuk sanki başka bir yüzyıldan kalmış gibi bir semt. İsmailağa Cami’nin de önünden geçtik fakat içine girmedik. Bölgedeki dükkanların çoğu orada yaşayanların üzerinde göreceğiniz giysileri satıyor. Bununla beraber kimsenin rahatsız edici yadırgayıcı bakışıyla karşılaşmadığımızı da not düşeyim.
Fethiye Müzesi: Fethiye Müzesi Doğu Roma döneminde yapılan Pammakaristos Manastırı’nın kilisesiymiş. Sultan III. Murat döneminde camiye dönüştürülmüş ve Azerbeycan ve Gürcistan seferlerinin anısına Fethiye adı verilmiş. Müze her gün açık, giriş ise 5 TL.
Yorum yapılmamış