Amanda Bravo

31 Ocak 2016

İster istemez hepimiz aynı mekanlar arasında mekik dokuyup duruyoruz. Kaçınız bu durumdan şikayetçi kaçınız halimden memnunum diyor bilmiyorum ama seyahat etmek, değişik bir yazar, değişik bir yönetmenin filmini keşfetmek gibi yeni mutfaklar keşfetmek de bence hepimize iyi gelir. Risk almaktan çok hoşlanmayanları da düşünerek yine kendi denediğim ve çok beğendiğim bir yerden bahsedeceğim.

Emirgan’ın sırtlarında içeri girer girmez kendinizi bir anda Londra’da bir restorana ışınlanmış gibi hissedebileceğiniz bir yemek cenneti: Amanda Bravo. Bir süredir hakkında övgüler duyuyordum fakat sadece öğle yemeği için açık olduğundan bir türlü programlayıp daha önce gidememiştim. Benim gibi yeni yerlere gitmekten hoşlanan ve cuma öğleni boş olan bir arkadaşımı yakalar yakalamaz aklıma hemen burası geldi. Beyaz örtüleri, raflardaki bitkileri ve açık mutfağı ile gayet ferah bir dekorasyonu var. Menüsüne gelirsek birkaç sabit yemek dışında menüsü sürekli yenileniyor. Beş altı farklı başlangıç ve bir o kadar ana yemek arasında seçim yapmanız lazım. Yemekler o kadar güzel ki başlangıçları es geçmemenizi tavsiye ederim. Ben başlangıç olarak yeşil sebzeli tava keki, ana yemek olarak da maş fasulyeli ve kinoalı bonfile yedim. Uzun zamandır yediğim en güzel yemekler olduğunu söyleyebilirim. Özellikle az pişmiş istediğim bonfilenin Türk usulü değil gerçekten az pişmiş gelmesi de ayrıca mutlu etti.