Portishead deyince herkesin aklına en başta Bristol orijinli müzik grubu gelir. Başlıktan tahmin edeceğiniz üzere bu yazı benim de lise yıllarında en sevdiğim gruplardan biri olan ve trip hop’un en iyi temsilcilerinden biri olan Portishead ile ilgili değil ama isimleri için ilham aldıkları Bristol’ın merkezine yaklaşık yirmi kilometre mesafede bulunan Portishead köyü ile ilgili.
İngiltere’nin güney batısında yemyeşil bir balıkçı köyü olan Portishead’in ismi ‘port at the head of the river’ yani nehrin başındaki liman anlamına geliyor. Köy demişken bizim köylere pek benzemediğini söylemeliyim. Tertemiz ve çok bakımlı bir yer. Tek veya iki katlı, birbirinden tatlı evler ve yemyeşil bahçelerle dolu köyün nüfusu yaklaşık 25.000 kişi. Eski evler genellikle Victorian tarzı ama özellikle yeni marina çevresinde daha modern evler ve binalar da yapılmaya başlanmış.
Portishead’in çarşısı diyebileceğimiz kısmı birkaç tane pub, iki tane kafe ve birkaç dükkanın bulunduğu the Victorian High Street’den ibaret diyebilirim. Baştan aşağı yürümeniz sürse sürse on dakika sürer. Biz şehirliler için pek vakit geçirebilecek bir çarşı değil ama Portishead in Bloom isimli gönüllü bir grubun caddeyi baştan aşağı donattığı sepetler içindeki rengarenk çiçekler görülmeye değer. Bu gönüllü grubun çabaları sonucu Portishead geçtiğimiz dokuz sene boyunca South West in Bloom yarışmasında altın statüsünü koruduğu gibi aynı zamanda da ulusal bir yarışma olan Britain in Bloom’da da altın madalya kazanmış.
Portishead’in bana göre en güzel yerleri uzaktan Galler (Wales) kıyılarını görebileceğiniz Lake Grounds ve devamında eski bir deniz fenerinin bulunduğu Battery Point.
Portishead’de yemek nerde kalınır, nerde yemek yenir diye sorarsanız doğru adres deniz manzaralı geniş terasıyla tarihi bir pub olan The Royal Inn (Pier Road, Portishead, BS20 7HG). 1830 yılında deniz kenarında bir otel olmak üzere inşa edilen bina 1831 yılında kapılarını konuklarına açmış. İngiltere’de yediğim en güzel fish&chipslerden birini yediğimi söyleyebilirim. Aynı şekilde hayatımda ilk defa ekmek kırıntıları kaplı sosis eti arasında haşlanmış katı yumurta olarak tarih edebileceğim scotch egg‘i de burada yedim. Benim için kesinlikle başlangıç olamayacak kadar ağır bir yemek olmakla birlikte çok lezzetliydi.
Bristol’dan Portishead’e gelmek gayet kolay. Şehir merkezindeki otobüs garından X3 veya X4 otubüsüne binerek nerdeyse yarım saatte Portishead’de olabilirsiniz. Yolda da kulaklığınızı takıp Portishead dinlemeyi unutmayın.