Yaz mevsimi İzlanda’yı gezmek için ideal. Biz temmuz sonu, ağustos başı Reykjavik’e gittik. Oldukça serindi, kazak ve montla gezdik. Hava kapalı bile olsa çok net ve aydınlık. Güneş gözlüğünüzü unutmayın. Havanın temizliği, ferahlığı ve netliği insana çok iyi geliyor. Ayrıca günler uzadığı için hava kararmasını düşünmeden uzun uzun gezebiliyorsunuz. Tabi böyle olunca daha çok yoruluyorsunuz.
Gece bizim alışık olduğumuz gibi kapkaranlık olmuyor. Otellerin çoğunda ışık geçirmez perde var. O yüzden çok sıkıntılı bir durum yok. Şişe su almadığınız sürece su bedava ve musluktan gönül rahatlığıyla su içebilirsiniz. Hemen herkes İngilizce biliyor, bilmeyenler ise size yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyor.
İlk günü başkent Reykjavik’te geçirdik. Küçük ve çok sevimli bir şehir. 2 tane ana caddesi var. Laugavegur ve Skólavörðustígur. Dükkanlar, lokanta ve barlar genelde bu caddeler üzerinde. Bildigimiz Avrupa veya Amerikan yeme/içme ve alışveriş markaları yok. Çok güzel tasarım mağazaları ve İzlanda yünü kazak alabileceğiniz dükkanlar var. Nordic Store ve Geysir kazak, hrim ve aurum tasarım dükkanlarını kaçırmayın. Laugavegur’dan aşağı devam ettiğinizde şehir merkezi ve liman bölgesine geliyorsunuz. Limanda Balina ve Puffin turları var. Puffin görülmeye değer bir kuş. Kesinlikle bir tura katılın.
Skólavörðustígur meşhur Hallgrimskirkja‘ya kadar uzanıyor. Kilisenin içini gezmenizi ve az bir ücret karşılığı asansörle en tepesine çıkıp şehri izlemenizi tavsiye ederiz. Müze olarak, Reykjavik Art Museum limana doğru küçük bir müze ama görülmeye değer. Bunun dışında biz The Settlement Exhibiton ve Volcano House’u gezdik.
Ertesi gün araba kiralayıp Golden Circle turunu yaptık. İlk durak Þingvellir National park. Çok etkileyeci bir park burası. En önemli özelliği ise Kuzey Amerika ve Avrupa tabaklarının her sene 3 mm ayrılması. Ayrıca bu bölge 930 m.ö çevredeki kabile reislerinin toplanma alanı olarak da kullanılmış. Bu parkın yürüyüş parkuru kısa olduğu için hepsini yürüyerek gezin.
Buradan çıkıp Geysir Hot Springs bölgesine geldik. Burada kükürt kokusu hakim. Burada en etkileyeci ve aktif olan gayzer Strokkur. Birkaç dakikada bir patlıyor. Şanslıysanız peşpeşe 2 kere patladığı da oluyor. Patlamadan hemen önce suyun nefes alır gibi çökmesi, nefes verir gibi patlaması çok etkileyeci. Yine burdaki Blesi’nin opak mavi rengi çok güzel. Bu alan genelde şiddetli rüzgar almasına rağmen tüm bölgeyi gezin. Burdan da ayrılıp Gullfoss‘a geçtik. Çok güçlü ve çok etkileyici bir şelale. Fakat rüzgar şiddetini burada daha da artırdığı için istediğimiz kadar yaklaşamadık.
Dönüş yolunda Hveragerði kasabasına uğradık. Burada Geothermal Park var. Fakat 2008’deki depremden sonra sular boşalmış yerini buhara bırakmış. Bölge hala aktif, nehir kenarındaki yamaçta yükselen buharları görebiliyorsunuz.
Otel önerileri
Laugavegur üstündeki Alda Hotel ve merkeze yakın Hotel Odinsve‘i öneririz.
Lokanta önerileri
Sandviç ve smoothie için Lemon, kahve ve kek molası için Mokka, organik yemek için Glo, amerikan tarzı ve lokal yemek için Laundromat Cafe, lokal yemek için Old Icelandic Restaurant ve Snaps; liman bölgesindeyseniz Kopar ve Reykjavik Fish Restaurant‘ı öneririz.
[separator type=”thin”]