Ljubljana rehberinde bir günümüzü Bled Gölü ve Bohinj Gölü’ne ayırdığımızı yazmıştım. Bu yazıda da seyahatimizin bu kısmının detaylarını sizlerle paylaşacağım. Yazının başında bu seyahatimizi ocak ayı sonunda yaptığımızı hatırlatayım. İlkbahar ve yazın kalabalık aylarındaki tecrübeler daha farklı olabilir.
Ljubljana’dan yola çıktığımızda ilk durağımızı Bled Gölü olarak belirledik. Oradan da Bohinj Gölü’ne geçmeyi planladık. Hem önceliğimiz Bled Gölü’ydü hem de haritadan bakınca böylesi daha mantıklı geldi. Göllere giden otobüslerin olduğunu okumuştum ama otobüs saatleriyle kısıtlı olmak istemediğimiz ve genel olarak keyfimize göre gezmeyi sevdiğimiz için bir günlük araba kiraladık. Araba kiralama konusunda otelimiz (Hotel Cubo: Çok memnun kaldık) yardımcı oldu ve Europcar’ı önerdiler.
Bled Gölü
Ljublajna’dan Bled Gölü’ne arabayla gitmek yaklaşık kırkbeş dakika sürdü. Bled’e geldiğimizde otopark işaretlerini takip ederek göle yakın bir otoparka arabamızı park ettik. Yürüyerek üç dört dakika içinde gölün yanına ulaştık. Sol tarafta iki tane büyük otel vardı. Biz daha sakin gözüken sağ tarafa doğru yürüdük. Gölün etrafında rahatlıkla yürünen bir yürüyüş yolu var. Belli yerlerde yol yukarıya doğru çıkıyor ama her yerde ayrı bir manzara görüyorsunuz. Biz yürüyüş yapmaya, tırmanmaya geldik derseniz Bled Kalesi’ne çıkmayı düşünebilirsiniz. Bled Gölü’ne kuş bakışı bakmak için ideal yerlerden biriymiş.
Bled Gölü fotoğraflarının çoğunda gördüğünüz ufak bir kilisenin bulunduğu kara parçası Bled Adası. İlkbahar ve yaz aylarında adaya kayık kiralayıp gidebilir veya turistik botlarla geçebilirsiniz. Biz oradayken adaya gidip gelen hiç bir taşıt görmediğimiz için şansımızı çok da zorlamadık. Ada manzarası adaya gitmekten daha cazip geldi bize.
Bled Gölü’nün etrafında yürüdükten sonra daha önce önünden geçerken gözümüze kestirdiğimiz Vila Preseren adlı kafede oturduk. Ocak sonu olmasına ve havanın soğukluğuna rağmen o gün çok güneşli bir gündü ve dışarıda oturabildik. Gölün hemen yanı başında yediğimiz sandviç seyahatimizin en keyifli öğle yemeklerinden biri oldu. Ama en güzel kısmı meşhur “Cream Cake”ti. Kesinlikle yemenizi tavsiye ederim. Birden fazla kere hayal kırıklığına uğradığım için turistlere yönelik yerel tatlara karşı hep biraz çekimserimdir ama bu tatlı gerçekten lezizdi. Mark karşı çıkmasa kesin ikinci dilimi de yemiştim. Maalesef fotoğrafını çekmemişim ama Youtube kanalımdan “3 Günde Ljubljana, Bled Gölü ve Bohinj Gölü Nasıl Gezilir” videosunda bol bol bahsettim kendisinden.
Bohinj Gölü
Bled Gölü’nden sonra rotamızı Bohinj Gölü’ne çevirdik ve yanlış hatırlamıyorsam yirmibeş dakika sonra Bohinj Gölü’ne gelmiştik. Yol boyunca köylerin arasından geçtik ve çok keyifli bir yoldu. Milli park içerisinde olan Bohinj Gölü, Bled Gölü’ne göre daha bakir bir yer. Yürüyüş yolları çok daha doğal. Bohinj Gölü’nde beni en çok etkileyen şey gökyüzünün ve etrafındaki dağların su üzerindeki yansımaları oldu. Sanırım bu denli aynaya benzer bir yansıma daha önce görmemiştim. Bohinj Gölü’nde de yaz aylarında hem yüzebilir hem de su sporları yapabilirsiniz. Biz günlerin kısa olduğu bir ayda gittiğimiz için Bohinj Gölü’nde çok fazla vakit geçiremedik ama gördüğümüz kadarıyla doğaya hayran kaldık.
Benim görüşüme göre Ljubljana seyahatinize her iki gölü de dahil ederseniz pişman olmazsınız. Önce Bohinj Gölü’ne gidip daha sportif faaliyetlerde bulunduktan sonra Bled Gölü’nde keyif yapmak ve meşhur Bled Gölü tatlısından yemek de iyi bir fikir olabilir.